Bostanlı, Cemal Gürsel Cd. No: 75 Apartmanı Kat 3 Daire 6, Karşıyaka, İzmir

Şema Yaklaşımı Nedir? Psikolojik Kalıpların Derinlemesine İncelenmesi

Psikolojik kalıplar nedir ve yaşamımızdaki etkileri nelerdir? Bu yazıda, duygusal örüntülerin ve bireyin davranışlarını etkileyen temel inanç yapıların detaylarını keşfedeceksiniz. Bu yapı taşları genellikle çocuklukta oluşur ve yetişkinlikte yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Yazımızda, bu içsel düzeneklerin kişisel ve sosyal yaşamdaki etkileri ile onlarla baş etme stratejilerini öğreneceksiniz. Duygusal engelleri aşmak, kendinizi daha iyi anlamak ve daha sağlıklı ilişkiler kurmak için bu yaklaşımla ilgili kapsamlı bilgi edinebilirsiniz. Psikolojik dayanıklılığı artırmak ve yaşam kalitesini yükseltmek adına bu rehber size ışık tutacak.

Bu yaklaşım, bireylerin erken dönem deneyimlerle geliştirdiği ve hayat boyunca davranışlarını, duygularını ve düşüncelerini etkileyen kalıpları inceler. 2006 yılında İsveç’te uzmanlar tarafından kurulan Uluslararası Şema Yaklaşımı Derneği (ISST), bu yöntemin bilimsel olarak yaygınlaşmasını ve profesyonel standartlara ulaşmasını sağlamıştır.


Şema: Psikolojik Kalıplar ve İşleyişleri

Bireyin çevreye uyum sağlamak için geliştirdiği bu içsel yapılar, kendilik algısını ve dünyayı nasıl yorumladığını belirler. İşlevsel olanlar bireyi desteklerken, sağlıksız olanlar yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir.

Bu yaklaşım, içsel kalıpların tehdit altında hissedildiği durumlarda bireyin savunma stratejileri geliştirdiğini öne sürer. Bu stratejiler üç temel başlıkta incelenir:

Bu Kalıplar Nasıl Ortaya Çıkar?

Erken dönemde yaşanan duygusal ihmal, aşırı eleştirilen bir ortamda büyümek ya da yeterli güven ortamının sağlanmaması gibi faktörler, kişinin çevresini ve kendisini algılayış biçimini etkileyebilir. Bu dönemde gelişen temel inançlar, hayatın ileri dönemlerinde otomatik düşünce kalıpları olarak kendini gösterir.

Örneğin; “Yetersizim”, “Değerli değilim”, “Yakın ilişkiler tehlikelidir” gibi inançlar, bireyin kendisini ifade etme, bağ kurma ya da başarıya ulaşma becerisini sınırlandırabilir. Bu düşünceler, kişinin iç dünyasında yerleşmiş bir inanç olarak sabitlenir ve çeşitli savunma stratejileriyle sürdürülür.


Teslimiyet: Kalıba Uyum Sağlama

Kişi, çocukluktan getirdiği olumsuz inançları doğrulayan ilişkilere ve durumlara yönelerek bu yapının sürmesine neden olur. Örneğin, kendini yetersiz hisseden bir birey, eleştirel insanlarla ilişkisini sürdürebilir. Bu da içsel inanç yapısını pekiştirir.


Kaçınma: Tetiklenmeden Uzak Durma

Birey, tetikleyici durumlara bilinçli ya da bilinçsiz şekilde yaklaşmaktan kaçınabilir. Örneğin, başarısızlık korkusu yaşayan biri, değerlendirilme ihtimali olan bir projeye girmekten çekinir. Bu da kalıbın güçlenmesine neden olur.


Telafi: Aşırı Dengeleme Stratejisi

Telafi davranışları, bireyin geçmişte yaşadığı olumsuzluklara karşı aşırı bir tepkiyle farklı davranışlar sergilemesidir. Örneğin, ilgisizlik yaşamış biri, aşırı ilgi arayarak bunu dengelemeye çalışabilir; fakat bu davranış bazen kişilerarası ilişkileri olumsuz etkileyebilir.


https://ekinsokmen.net/randevu-al/

Farkındalık ve Değişim

Bu yaklaşım, kişinin iç dünyasındaki otomatik düşünce sistemlerini fark etmesine yardımcı olur. Bu farkındalık sayesinde kişi, hangi örüntülerin yaşamını zorlaştırdığını anlayabilir ve daha sağlıklı seçimler yapabilir. Özellikle ilişkilerde tekrar eden döngülerin kaynağı sıklıkla bu yapılarla ilişkilidir.


Günlük Yaşamdaki Etkileri

Psikolojik örüntüler yalnızca bireyin içsel deneyimini değil, sosyal ilişkileri ve iş yaşamını da etkiler. Örneğin, kendini değersiz hisseden biri, sürekli reddedilme korkusu yaşayabilir ve yakın ilişkilerden uzak durabilir. Bu da duygusal bağ kurmasını engelleyebilir.


İçsel Dönüşüm Mümkün

Bu yaklaşımla çalışan bireyler, içsel dünyalarındaki otomatikleşmiş düzenekleri fark eder, bunları sorgular ve daha işlevsel davranışlara yönelir. Duygusal dengeyi sağlamak ve yaşam kalitesini artırmak bu sürecin doğal sonucudur.

Kalıpların Kökeni: Nereden Geliyorlar?

Birçok birey, hayatında tekrarlayan duygusal deneyimlerin ve zorlayıcı ilişki dinamiklerinin nedenini anlamakta zorlanır. Bu durumun arkasında çoğu zaman, çocuklukta gelişen temel psikolojik örüntüler yatar. Erken yaşlarda ebeveynlerimizle ve bakımverenlerle kurduğumuz ilişkiler, hayata dair temel varsayımlarımızı oluşturur. Bu ilişkiler sırasında yaşanan ihmal, aşırı koruyuculuk, eleştirellik ya da duygusal yoksunluk gibi deneyimler, bireyin kendine ve diğerlerine dair bazı inançlar geliştirmesine neden olur.

Bu inançlar zamanla otomatikleşerek hayatın her alanına yayılır. Örneğin, “Ben sevilmeye layık değilim” gibi bir inanç, kişinin ilişkilerinde sürekli onay aramasına ya da bağlanmaktan kaçınmasına neden olabilir. Aynı şekilde, “İnsanlara güvenilmez” düşüncesi, bireyin yalnız kalmayı tercih etmesine ve destek istemekte zorlanmasına yol açabilir.

Bu noktada önemli olan, bireyin geçmişten gelen bu inanç kalıplarını fark etmesi ve bugününü nasıl şekillendirdiğini anlamasıdır. Çünkü farkındalık, değişimin ilk adımıdır. İçsel dünyamızda yaşadığımız birçok çatışmanın kaynağı olan bu yapılar üzerine çalışmak, bireyin daha sağlıklı kararlar almasını ve duygusal yüklerinden özgürleşmesini sağlar.

Unutulmamalıdır ki; insanlar değişebilir, dönüşebilir ve duygusal anlamda iyileşebilir. İçsel kalıpları tanımak, daha farkında ve tatmin edici bir yaşamın kapılarını aralayabilir.

Referanslar:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir